Neden Adı Köşe?



1. 

Saçlarını kimler için bölük bölük yapmışsın 
Saçlarını ruhumun evliyalarınca örülen 
Tarif edilmez güllerin yankısı gözlerin 
Gözlerin kaç kişinin gözlerinde gezinir 
Sen kaç köşeli yıldızsın 

Fabrika dumanlarında resmin 
Kirli ve temiz haritaları doldurmuşsun 
Hâtırasız ve geleceksiz bir iç deniz gibi 
Aşka veda etmiş topraklarda durmuşsun 

Benim geçmiş zaman içinde yan gelip yattığıma bakma 
Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim 
Bir tek köşen bile ayrılmamışken bana 
Var olan ve olacak olan bütün köşelerinin sahibi benim 
Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim 
Sen kaç köşeli yıldızsın 

(1954, Nisan) 


2. 

Evlerinin içi ayna döşeli 
Ayna hâtıra gözler ve sevmek 
Benim aşkım bin bir köşeli ah bin bir köşeli 
Bir köşe gidince bin köşe yeniden gelecek 
Ayna hâtıra gözler ve sevmek 

Evlerinin içi kabartma bahar 
Köşelerinde keklik gibi bakıp duran saksılar 
Halıları öpe öpe nakış yapar nakış gibi ayaklar 
Siz söyleyin insan seve seve ölmez ne yapar 
Köşelerde keklik gibi bakıp duran saksılar 

Evlerinin içi yeni güllerden 
Görülmemiş güneşleri görülmemiş gözlerine getiren 
Sağ köşedeki entari sol köşedeki şapka 
Beni katil suların ortasına bıraka 
Katil sular güneşi gözlerinden götüren 

Evlerinin içi gurur döşeli 
Benim aşkım bin bir köşeli ah bin bir köşeli 

(1954, Mayıs) 


3. 

Sen geldin ve benim deli köşemde durdun 
Bulutlar geldi ve üstünde durdu 
Merhametin ta kendisiydi gözlerin 
Merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu 
Bulutlar geldi altında durduk 

Konuştun güneşi hatırlıyordum 
Gariptin yepyeni bir sesin vardı 
Bu ses öyle benim öyle yabancı 
Bu ses saçlarımı ıslatan sessiz bir kardı 

Dişlerin öpülen çocuk yüzleri 
Güneşe açılan küçük aynalar 
Sert içkiler keskin kokular dişlerin 
İçinden geçilen küçük aynalar 

Ve güldün rengârenk yağmurlar yağdı 
İnsanı ağlatan yağmurlar yağdı 
Yaralı bir ceylan gözleri kadar sıcak 
Yaralı bir ceylan kalbi gibi içli bir sesin vardı 

Sen geldin benim deli köşemde durdun 
Bulutlar geldi üstünde durdu 
Merhametin ta kendisiydi gözlerin 

(1954, Mayıs) 


4. 

Taşların ortasında Leylâ'nın gözleri 
Leylâ köşe köşe göz göz şiirin ortasında 
Ben Leylâ'yı bulduğumdan yahut kaybettiğimden beri 
Leylâ ya o adamın bardağında ya o dağın ortasında 

Ben Leylâ gibi güneş doğarken uyanamam 
Şehir gece gündüz benim içime uyur 
Leylâ'yı götürüp Londra’nın ortasında bıraksam 
Bir bülbül gibi yaşamasını değiştirmez çocuktur 

Leylâ diyorsam kesik yanaklarıyla Leylâ 
Üç köşeli dünyasıyla 
Okuyla yayıyla yaylasıyla acımasıyla 
Leylâ diyorsam şu bizim gerçek Leylâ 

Biz seni işte böyle seviyoruz Leylâ 

O gitti bize ağlamak kaldı kala kala 

(1954, Aralık) 


5. 

Beni yeraltı sularına karşı iyi savun 
Tırnağını taşa sürten yitik keçilere karşı 
Bu çeşmenin üç köşesinden hangisinden su içecek 
Senin bahtsız ve mesut Eyyub'un 

Atların en güzel biçimini sessizce kalbime indiriyor 
İçimde İstanbul çalkanırken bozbulanık çeşme 
Bir dans için can vermeğe hazır bekliyorum 
Sen orda gelirayak kuklalara insan gibi konuşmasını öğretme 

Su akıyor birikiyor kan lekeleri 
Kurtulsam diyorum bir eser buna engel 
Öyle büyüyor öyle çoğalıyorsun 
İstanbul kalmıyor 

Hangi köşesinde huzur o köşesinde sen 
Hangi köşesinde yeni çağlara uygun odalar 
Ben bölünmez bir şairsem 
Sen bölünmez bir anne 
Bir çeşme 

(1956, Haziran)

                                         
                                    Sezai Karakoç 

Belki sadece kendime ait yaşam alanları yaratma istediğim için köşe...

Belki sadece hayata bir mola vermek istediğim zamanlar için köşe...
Belki sadece hiçbir yere ait olamamanın verdiği asılı kalmışlık hissi ile köşe...
Belki saat 02:16 geçerken sadece buraya yazma ihtimalim olduğu için köşe...
Belki bunların hepsi için köşe...
Belki de hiçbiri...





                      

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nietzsche Ağladığında- Irvin D. YALOM

1984- George ORWELL