Sineklerin Tanrısı- William GOLDING

Yayınevi: İş bankası kültür yayınları

1. Baskı tarihi:2001

Baskı sayısı: 29.baskı

Çeviri: Mina Urgan

Sayfa sayısı: 261




    Roman, Britanyalı bir grup çocuğu savaştan korumak amacıyla taşıyan uçağın ıssız bir adaya düşmesinde sonra adada yaşanan olayları anlatır. 160 sayfaya kadar adayı çocukları betimleyen yazar beni benden aldı, ancak sonrasında olayların akışı hızlandı. Çocukların isimlerine ve karakterlerine okurken çok dikkat etmediğim için birkaç bölümde başa sardım.

   Romanımızın başkahramanlarından biri Ralph adında iyi huylu,zeki ve güzel bir çocuktur. öykünün başlangıcı Ralph ve Domuzcuk adındaki çocuğun karşılaşmasıyla başlar. Maleseef Domuzcuk takma adı verilen çocuğun gerçek adı hiç bir zaman bilinememektedir. Ralph adaya düşmelerine ve donanmada asker olan babasının onları gelip kurtaracağı gün kadar, adada büyüklerin baskısından uzak güzel günler geçireceğini düşündüğü için sevinçlidir. Domuzcuk ise Ralph'in tersi olarak daha tedirgin ve sorgulayıcı yaklaşmaktadır. Büyüklerin onları kurtarması için hep birlikte hareket etmeleri gerektiğini söylemektedir.

Domuzcuk' un önerisi üzerine Ralph sudan çıkardığı şeytan minaresi şeklindeki denizkabuğunu boru gibi öttürerek çocukları toplantıya çağırır. Toplantıda alınan ilk kararlardan biri ise denizkabuğunu elinde bulunduran kişinin söz hakkına sahip olmasıdır. Böylece herkes eşit şekilde konuşma hakkına sahip olacaktır. Toplantıda alınan diğer karar ise adaya bir önder seçmektir ve oy birliği ile Ralph şef seçilir. Bu karara karşı çıkan tek kişi ise koro şefliği yapan Jack'tir. Oy çokluğu ile verilen karara karşı çıkamayan Jack ilerde zorbalığını ortaya çıkaracaktır. Ancak bunun öncesinde adaya sükunet hakimdir çocuklar iş bölümü yaparlar Jack koronun lideri olarak avcılığa soyunur, Büyüklerin onları bulabilmesi için adanın doruğuna ateş yakarlar ve başına nöbetleşe dururlar. Ralph ile Şimon sahilde barınaklar yapar, Jack ve ekibi ava çıkar küçük çocuklar oyun oynamaya başlarlar, domuzcuk ise güneş saati gibi uygarca araçların tasarlanması gerektiğini söyler. Zamanla Jack' in avcılık tutkusu önlenemez bir saplantıya dönüşür. Jack ve koro ekibi domuz avına çıkar, Simon ve Ralph barınak kurar ve yanan ateşi unuturlar o sırada adanın yakınlarından bir gemi geçmektedir. Bunu gören Ralph umutla gemiye bağırır ve ateşin dumanın olmadığını fark eder, ateşin başına diktikleri nöbetçi çocuklar da Jack ile ava çıkmışlardır. Kurtulma umudunun söndüğü adada ilk kavga kıvılcımları o sırada başlar. Jack öldürmenin verdiği ilk hazla her şeyi ufak ufak yıkmaya başlar bunlardan ilki Domuzcuk ' un gözlüğünün camının tekini kırmasıdır. Daha sonrasında ise Domuzcuk' u tamamen kör olmasına neden olacaktır. Kitapta anlatılan öyküde çoğu kez metafor yapılmıştır. Adada işler çığrından çıkar çocuklar iki gruba ayrılır Jack avcılıkla uğraşarak çoğunluğu yanına çekmeye çalışır bunu yaparken çoğu kez zorbalıkla, adeta küçük bir Hitler gibi davranır. İlk cinayetlerini oyunu gerçeğe dönüştürerek işlerler. Ardından diğer cinayetler bile isteye gelir oyun gibi görünse de iç güdüsel olarak yaşadıkları duyguların peşlerinden giderler. Kimi kötü olmayı, kimi adaleti, kimi iyi olmayı, kimisi zayıflığı, kimi yandaş olmayı, kimisi ezilenin yanında olmayı seçer. 

Dünyanın en masum yaratıkları çocuklardır ancak kitapta çocuklar üzerinden kurgulanan gerçek dünya anlatılır. Kitap hakkındaki bazı eleştirilerde ise Sineklerin Tanrısı' nın çocukta olsa nihayetinde insan ve çocukların büyüklerden farkı olmadığı yazılmıştır. Ben öyle düşünmüyorum iyilik ve kötülük iradeyle yapılan bilinçli seçimlerdir, çocuklar için aynı şeyleri söylemek mümkün değildir. Büyüklerle küçüklerin seçimindeki fark ise bilinçtir. William Golding'in romanda çocuklar üzerinden sanal bir dünya yarattığını ve benzetmeler yaptığını düşünüyorum yazar çocukların kötülüğü ve iyiliği içgüdüsel olarak seçtiğini söyleyebilir ama bilinçli olarak seçtiğini söyleyemez. 

                                                                      

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Adı Köşe?

Nietzsche Ağladığında- Irvin D. YALOM

1984- George ORWELL